Gezilecek Yerler 03 Mayıs 2024, 10:09
ULUBORLU MÜZESİ
Alaaddin Keykubat Halk Kütüphanesi’nin içinde bulunduğu Kültür Sarayı Binasının birinci ve zemin katında bulunan müze, Isparta Müze Müdürlüğü’ne bağlıdır ve açılışı 23 Haziran 2007 tarihinde yapılmıştır.
Her katı 108 m² olmak üzere, iki katlı iç teşhiri ve binanın batı kısmındaki bahçede açık teşhiri mevcuttur. Müzede; Isparta Müzesi Etnografya Depolarından seçilen, 144 adet envanterlik, 4 adet etütlük Etnografik eser, ilçe merkezinden toplanan 24 adet envanterlik Arkeolojik eser ve 11 adet envanterlik etnografik İslami Mezar Steli sergilenmektedir.
Birinci katta;
Demircilik Vitrini: Uluborlu demircilik ve bakırcılık ürünleri, sağlamlıkları ve keskinlikleriyle iki asırdır civar şehirlerde ünlüdür. Bir demirci atölyesinin canlandırıldığı bu vitrinde pek çok demir ve bakır araç-gerecin yanında anahtar uydurulamayan kapı kilitleri ve koşum takımları da sergilenmiştir.
Mutfak- Hamam Ve Abdest Kültürü: Uluborlu Mutfağı’nda kullanılan özellikle kalaylı bakırdan yapılmış sini, tabak, bakraç tas ve boynuzdan yapılmış kaşıklar, odun kömürü ile ısınan pirinçten çay semaveri ile hamam malzemeleri olan, su ısıtmada kullanılan bakır güğüm, hamam tasları ve evlerde tezgahlarda dokunan peşkirler bu vitrinde sergilenmektedir. Ayrıca abdest ve el yıkamak için kullanılan kapaklı bakır leğen, ibrik ve yine peşkirler 20. yüzyılın ortalarına kadar kırsal kesimde kullanıla gelmiş ev gereçleri olarak sergilenmektedir.
Erkeğe İlişkin Eşyalar: Erkek giysileri ve aksesuarlarının sergilendiği bu vitrinde ayrıca 19. yüzyıla ait silahlar, ağırlık ve uzunluk ölçü aletleri, aydınlatma gereçleri de mevcuttur. Cepken, kuşak, şalvar ve yün çoraptan oluşan erkek kostümünün kenarlarına, erkeğin aksesuarı olarak; kehribar tespihler ve sigara ağızlıkları, köstekli saat, para keseleri yerleştirilmiştir. Vitrinin ortasına doğru dolma tüfekler, mataralar, barutlukların yanında yatağan denilen bir kenarı keskin kılıçlar, kamalar, şiş ve teber (törensel balta), toplu tabancalar mevcuttur. Gaz lambalarından fenerlere, tren istasyonlarında kullanılan pilli işaret lambalarından kandillere kadar farklı dönemlerde kullanılmış aydınlatma gereçleri de bu vitrinde kullanılmıştır. Ayrıca arşın, çekül, hassas terazi ve dirhemlerden oluşan bir ölçü aletleri köşesi de vardır.
Bu vitrinin duvarlarına farklı giysilerle karşımıza çıkan Uluborluluların fotoğrafları ile bir fon oluşturulmuştur.
Kadına İlişkin Eşyalar: Kadın giysileri ve aksesuarlarının sergilendiği bu vitrinde, sırmalı gelin giysisi, bindallı, günlük kullanıma ilişkin cepken ve şalvardan oluşan bir takım mevcuttur. Aksesuar olarak yazmalar, alınlık, gerdanlıklar ve zülüflükler, telkari ve gümüş işlemeli kemer tokaları sergilenmektedir.
Ev Hali: Bir kadının günlük ev yaşantısına ilişkin öğelerin canlandırıldığı bu vitrinde yufka ekmeği yapan kadının, bir yanında mutfak gereçleri ve bir beşik, diğer yanında tarımsal çalışmayı anımsatan gereçler sergilenmektedir.
Dokuma Vitrini: Bu vitrinde çıkrık makaralarından, yün eğirmeye yarayan kirmenlere, hallaç tokmağından mekikler ve halı dokumacılığına ilişkin kirkit, makas ve bıçakların yanında dokunmuş halı, çoban dağarcığı, torba, deve kolanı ve heybeler sergilenmektedir.
Alt katta;
Seramik Gereçler Ve Kahve Kültürü: Çini ve yeşil sırlı kaplar, Çanakkale seramiği olarak bilinen bir sürahi ve porselen tabaklardan oluşan 19. yüzyıl mutfak ürünleri bu vitrinde sergilenmektedir. Ayrıca o dönem mutfağında önemli yer tutan kahve geleneğine ait kahve değirmeni, kahve kavuracağı, soğutacak, cezve ve fincan zarfları için ayrı bir bölüm oluşturulmuştur.
Tarımsal Gereçler: Merdiven boşluğunun değerlendirildiği bu bölümde eski tarım aletleri mevcuttur. Saban, üvendire, yaba, kağnıyı anımsatan tekerlek ve yünden yapılmış harar, eski dönemlerin harman zamanını canlandırmaktadır.
Müzik Gereçleri: Eski lambalı radyolar, birkaç nesil öncenin belki de tek eğlence ve haber alma gereciydiler. Radyo başında geçen zamanları ninelerimiz ve dedelerimiz hala keyifle hatırlar ve anlatırlar. Bu vitrinde ayrıca kaval ve ney gibi enstrümanlar ve Uluborlu’da bulunan bir çalgıcı grubunun fotoğrafı da bize geçmiş dönemlerin eğlence anlayışlarını anımsatırlar.
Okuma Vitrini: Bu vitrinde 19. yüzyılın sonlarında Avrupa etkisiyle yapılmış gazlı lambaların yanında bir buhurdanlık yer alır. Hemen yanda eski yazı ile matbaada basılmış bir nutuk ve yazı takımı bulunmaktadır. Ayrıca duvarda fon olarak; I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na katılmış Uluborluluların fotoğrafları sergilenmektedir.
Müzenin girişinde, solda açık bir podyum üzerinde Roma Dönemi 2.-3. yüzyıl mezar stelleri ve sunaklar bulunmakta, bir çeyiz sandığı, gömme dolap kapağı ve eski dikiş makinesi de bu alanda sergilenmektedir.
Müze bahçesinde; Roma Dönemi taş eserler bulunmaktadır. Sunaklar, lahitler, kapı biçimli ve alınlık biçimli mezar stelleri mevcuttur.
ULUBORLU KALESİ
Uluborlu kalesinin Seleukos’lar zamanından daha önceki yıllarda inşa edildiği bilinmektedir. Deniz seviyesinden 1200 metre yüksekliğinde bir tepede inşa edilmiş olan kale üç tarafı uçurumlarla çevrili olduğu için Şehir Çayı olarak adlandırılan dereden Uluborlu ovasına kadar uzanan bir set şeklinde oluşturulmuştur. Bu kale duvarın kalınlığı yaklaşık olarak 3 metre civarında yüksekliği isi 6 metredir. Şu anda harap olduğu için görünmeyen ancak daha önceki kaynaklardan edinebildiğimiz bilgilere göre surlar üzerinde toplam üç adet burç bulunmakta ve halen yaşayan halk tarafından bu kısımlara Buruç adı verilir.
Uluborlu kalesinin halen 200 metrelik bir kısmı ayaktadır. Sağlam kalan bu kısımlar kalenin en önemli bölümlerini teşkil etmekte ve burada iki kale kapısı halen dahi mevcuttur. Bu kapılardan büyük olanı kalenin inşası esnasında yapılmıştır. Diğer kapı ise Tanzimat fermanından sonra, kale içinde yaşayan gayrimüslim Türklerin giriş çıkışlarını sağlamak amacıyla yapılmıştır. Surların en kuzeyinde kalan burcun yüksekliği 11 metre kalınlığı ise 7,5 metredir. Bu burcun üzerine çıkmak amacıyla kullanılan kapısının yüksekliği 4 metre eni ise 2,5 metredir. Geometrik olarak 10 metre yüksekliğinde yamuk şeklindeki ikinci burcun bir yüzeyinin genişliği 4,5, kuzeyinde kalan yüzeyin eni 10, güneyindeki yüzeyin eni ise 5 metreden ibarettir. Diğer burç 11 metre yüksekliğinde bir yapı olup birisi 6 diğeri ise 8 metre genişliğinde yüzeyleri bulunmaktadır.
Kalenin inşası ve tamiri esnasında kullanılan taşların bir kısmı daha önceki tarihi kalıntılardan elde edilmiştir. Bunlar incelendiği zaman Helenistik dönem ve geç Roma dönemine ait kalıntılarla birlikte Karamanlidika olarak kaleme alınmış kitabelere rastlanmaktadır. Bu yapının daha sonradan tamir gördüğü bu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Osmanlı Devleti zamanında Ankara Savaşından sonra Timur Han tarafından tahrip edilen Uluborlu Kalesi daha sonra tekrar surların kalıntılarından tamir edilmiştir.
Uluborlu'ya geldiğinizde mutlaka Uluborlu Kalesini gezmelisiniz.
CİRİMBOLU SU KEMERİ
Uluborlu Cirimbolu Su Kemeri ilçemizin eski yerleşim yerindedir. 1869-1872 yılları arasında Kapı Dağı’ndan kale içine Kavil Pınarı’nın suyunu getirmek için inşa edilmiştir. Aynı zamanda köprü olarak da kullanılan kemer üst üste iki yuvarlak kemer üzerine inşa edilmiştir. Uzunluğu 4,5 m, genişliği 2,5 m yüksekliği ise 20 m’dir. Uluborlu'ya geldiğinizde eşsiz güzellikteki tarihi dokuyu gezerken bu köprüden geçmeyi unutmayın.